29 Ocak 2017 Pazar

Beyaz Gemi || Cengiz Aytmatov


Annesini ve babasını hiç tanımamış 7-8 yaşlarında hiç arkadaşı olmayan bir çocuk düşünün. Dedesinden başka seveni yok. En büyük sığınağı hayalleri, dedesinden dinlediği masallar ve efsaneleri. Dedesinin dürbünü ile Isık Göl’e bakıp babasının içinde olduğunu düşündüğü Beyaz Gemi’ye balık olup yüzdüğünü hayal ettiği masum bir düşüncesi var. En çok dedesinin anlattığı Maral Ana efsanesini seviyor.

Bu çocuk o kadar yalnız ki vadideki kayalara isim takarak kendine arkadaş yapmış, dürbünü ve çantası ile konuşup hayallerini anlatıyor. Ailesi yanında olmadığı için ezik. Zalim eniştesini hiç sevmiyor, kendisine çocuk veremedi diye halasını sürekli dövüyor, yaşlı dedesine her işini yaptırıyor. Dedesini de anlıyor hem kızı için hem de bu yaşta nereye giderim korkusu yaşayarak sesini çıkartamıyor.

Kitaptaki isimsiz çocuğu okurken kendimi onun yerine koydum, yalnızlık ve sevgisizlik çok zor. Orozkul enişteye çok kızdım, dedeye de bir o kadar acıdım. Ve kitabın sonu hiçte mutlu bitmiyor. Hayatın acımasızlığı kitap sonunda bir kez daha yüzünü gösteriyor işte.

26 Ocak 2017 Perşembe

Hiçliğin Kıyısında || J.A. Redmerski


“Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.
Bir duyguya kapılıp onun kölesi olmaktansa, o duygudan uzak durmak daha iyidir.
Zaten hiçbir şey sonsuza kadar sürmeyeceği için, bir zamanlar iyi olan her şey sonunda acı verir.”
.
Camryn başından geçen olumsuz olaylar sebebi ile otobüse atlayarak hiç bilmediği bir yere gitmek istemektedir ve bu yolculukta kendisi gibi bazı şeylerden kaçan Andrew ile karşılaşır.
Kitap bazen Camryn'in gözünden, bazen de Andrew'un gözünden anlatılıyor. Bu iki taraflı anlatımda ikisinin de birbiri hakkında ki duygularını okumak güzeldi. Cam’in olgunluğu, her şeye temkinli yaklaşması ve ne istediği bilmemesi buna karşılık Andrew’in de içinde ki korumacılık ve hayatı yaşa duygusu ile şehirler arası güzel bir yolculuk başlıyor. Sevinçlerini ve hüzünlü anılarını paylaşıp hayata dair bakış açılarını değerlendiriyorlar. Tabi kitap hep böyle duygusal değil Andrew, Cam’ın edepsiz yönünü de ortaya çıkarıyor yani biraz cinsellikte barındırıyor. Sonunda ise hüzünlenmekten kendinizi alamıyorsunuz.

24 Ocak 2017 Salı

İnstagram

Geçen günkü paylaşımım da iki tane Simyacı vardı yorumlarda biri hediye olacak demiştim, burada çekiliş ile hediye edileceğini düşünen takipçilerim çekiliş görselini ve tarihini sormaya başladılar ama hediye bir arkadaşım içindi. Ama sizin de gönlünüz olsun bir çekiliş başlatalım ve Simyacı’yı bir arkadaşımıza hediye edelim ne dersiniz? Çekiliş görselini yarın hazırlar ve paylaşırım. . 🌠Huzurumuz bol olsun, iyi geceler🌠 #simyaci #paulocoelho #canyayinlari #kitap #kitaplar #yenikitap #okumakosem #kitaponerim #book #bookstagram #sadekitaplik #kitapkurdu #vs #vscom #vscokitap #follow4follow #instabook #bibliyofil #read #reading #bookphotography #igreads #booklover #currentlyreading #bookblogger

Nergiz'in Kütüphanesi 📚 (@sadekitaplik) tarafından paylaşılan bir fotoğraf ()

Psikoz || Linwood Barclay


Thomas kimseye zararı olmayan bir şizofrendir. Odasından çıkmadan, olmayan devlet başkanının ona verdiği görevi düşünerek nette ki bir programa bakarak sokakları ezberlemektedir. Birgün bu programda dolaşırken bir görüntü görür ve bu görüntüyü araştırması için babasının ölümünde yanına gelen kardeşini Ray’ı ikna eder.

Olaylar bundan sonra yavaş yavaş açılıyor.
Gerçekten ölen bir kadın var mı? Varsa bu kadın kim? Görüntü var ama neden kadının ceseti ortada yok. Olayı biraz daha araştırmak isterken başlarına bela alırlar mı?

Kitapta çoklu anlatım vardı, yazar her karakteri konuşturmayı uygun görmüş.( Gerçekten çok fazla düşünüyorlar.) Kurguda olayların birbirine bağlamı güzeldi ama çok yavaş ilerliyordu. Bir iki yerde şaşırdım ama Tess Gerritsen dediği gibi tüylerim ürpermedi. Ya da ben yorumlardan olsa gerek beklentiyi tavan tuttum, bilemiyorum. Ama yazar sonunu çok güzel bağlamış, bitirirken kısa çaplı bir şok yaratıyor.

22 Ocak 2017 Pazar

Dönüşüm || Franz Kafka


Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş olarak buluyor. Kitapta bir böceğin ailesini ve yaşadıklarını okuyoruz. Düz bir şekilde okunduğu zaman kitap çok basit gibi geliyor ama daha derine indiğimizde aslında bize neyi anlatmak istediğini daha iyi anlıyoruz.

Gregor’un dönüşümü aile bireylerinin kabullenemediği bir durum haline gelince Gregor’da çevresini farklı bir şekilde incelemeye başlıyor. Daha önce ailenin geçimini sağlayan ve saygı duyulan bireyken dönüşüm yaşadığı zaman yani artık işe yaramaz olduğu zaman tiksindirici, yük olan ve bakması zor olan bir varlık haline gelmiş oluyor. Sıkı aile bağlarının olduğunu düşünen Samsa’nın bu dönüşümü ile ailesinin bile kendisine nasıl sırt çevirdiğine, nasıl eziyet ettiğine, korkusuna ve yok oluşuna şahit oluyoruz.

Çok sağlam psikolojik tahlilleri olan bir kitaptı. Duygu geçişleri ve yoğunluğu çok güzel anlatılmış. Bu kitap filme de uyarlanmış, nette bulup seyrettim ama daha çok tiyatro tadında gibi bir seyreti çıkmış ortaya. Kitabı okuyan varsa filmini de seyredebilir bende , 1975 yapım ve görüntü kalitesinin de biraz düşük olduğunuda belirteyim.

Nimatşinas || Hüseyin rahmi Gürpınar

Orijinal metne sadık kalınarak anlatılan bu kitabı okumakta biraz zorlandım, eski Türkçe olan kelimelerin bazılarını cümleye tamamlayarak ortaya çıkardım bazılarını ise googleden araştırarak buldum böyle olunca da kitap elimde biraz uzun süre gitti.

Güzeller güzeli, dürüst ve ahlâkî değerlerinden ödün vermeyen Neriman, Talat Hanım’ın konağına yardımcı olarak girdikten sonra evin beyi Nihat kendisine aşık olur. Gelip geçici kısa çapkınlıklarından sonra aşkı bulan Nihat bey, Neriman’ın terslemelerine aldırmayarak bir gün ona evlenme teklif eder. Talat Hanım kocasının yaptığı bu teklifi ve Neriman’ın onu reddedişini duymuştur. İşte bu yüzden Neriman iyilikbilirdir, minetşinastır.

Kitapta ahlaki değerler öne çıkarılmış, konunun gelişimi olayların akışına bırakılmış. O dönemi düşünürsek gayet akıcı, gündelik, okunası bir hikayesi var.

Reşat Nuri Güntekin || Tanrı Misafiri


İçinde birçok hikâye bulunduran okunması keyifli bir kitaptı. Yazıldığı dönemin adetleri ve yaşam tarzı hakkında ipuçları bulabileceğimiz, kadın-erkek ilişkilerini, iş ve kişisel ahlakı anlatırken yerinde tespitleri ile mizahı karıştırarak anlattığı hikayelere bayıldım. Ama bu hikâyeler arasında mizahi yönü değil de insanlık ve acıma duygusu daha ağır basan “ Bir İstifa” hikâyesini çok sevdim.

Bu hikâyede askerliği yeni bitmiş bir muallim ilkokula yeni atanmıştır “En mesut günüm” cümlesini ders mevzusu olarak ele alıyor ve çocuklara bir bir soruyor. Kimisi babasının hapse girip anasıyla dayaktan kurtulduğu geceyi, kimisi ağır bir ameliyat sonrası temiz çarşaflarda yatıp, orada yediği et, süt ve kestane şekeri , kimisi ise en mutlu ve acı günü birlikte yaşadığını belirterek üç gündür aç kaldıklarını ve babasının ölüm haberi ile birlikte gelen para ile annesinin sıcak bir çorba yaptığını, çorbayı da içerken
gözyaşlarına karıştığını anlatıyor. Bu hikâyeleri dinleyen muallim istifa edip sebebi sorulduğu zaman “Biraz daha silah taşımaya ve kan görmeye ihtiyacı var. Öğretmenlik için lazım gelen metaneti ve kalp katılığını belki bu sayede kazanırım" diyor. ‼


Kuşlar Yasına Gider || Hasan Ali Toptaş



"Bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor"

Hasan Ali Toptaş'ın kalemini ilk defa okudum, o kadar yalın bir anlatımı var ki kitap su gibi akıp gidiyor. Kitapta bir ayağını trafik kazasında kaybetmiş bir baba ve babası için Ankara-Denizli yolunu dokuyan bir defa bile "Off" demeyen bir evlat var. Babası için ne zaman Denizli'ye doğru yola çıksa arkasına beyaz bir at takılıyor, sonradan bu atın 'Ecel Atı' olduğunu öğreniyor, ve kasabadaki yakınlarının ölüm haberini almaya başlıyor. O at her çıkışında okurken benimde tüylerim diken diken oldu. 

Gün gün babasının tükenmesi izleyen bir evlat elinden ne gelirse yapmış ama tüm çareler tükenmiş beklemekten başka yapacak bir şey yok. Ölümün geleceğini bilmek ama ne zaman gerçekleşeceğini bilmeden beklemek o kadar acı ki, sayfaları çevirirken o duyguları tekrar tekrar yaşadım.

Yüreğine, kalemine sağlık Hasan Ali Toptaş.

21 Ocak 2017 Cumartesi

Selahattin Nehir || Kalemkâr



"Adını söylerken bile sanki pamuk helvalar uçuşuyor odada, senin adından daha günaydın bir kelime bulamıyorum..."

“Kiraz ağaçlarına basmış bembeyaz çiçekler gibiydi senin sesin; sen konuşurken, sen şarkılar mırıldanırken, çiçek tozuyla kaplanıyordu yüzüm, ellerim, gülüşüm…”
.
“Zihnimde dönüp duran kelimelere en çok eşlik eden şey soru işaretleriydi artık. Ona benzetiyordum soru işaretini, zarifçe kıvrılmış güzel bir boynu vardı. Ben ise onun zihninde odun gibi bir ünlemle mi kalmıştım son görüşmemizde dönüştüğüm o berbat halimle?”

“Sen gittin, çevreme bakındım, dünya bomboştu…”





 

Kitap iki bölümden oluşuyor ilk bölümün adı ‘Ah’ ve bu bölümde Akın’ın kitaplara duyduğu tutkuyu ve yine kendisi gibi kitaplara düşkün olan Eda’ya olan tutkusunu anlatıyor. İlk bölümde Akın’ın daha çok kendi iç çelişkilerini ve tutkusunu okuyoruz. Ve Ah’lar… Tonlamaya göre çeşit çeşit duyguyu anlatan Ah’ları okuyoruz. İkinci Bölüm "Renkler", bu bölümde ise Eda’nın hayatından kesitler var. Aile yaşamı, renkleri sevişi ve Akın ile nasıl bir araya geldiğini okuyoruz.

Aforizmalarla dolu bir kitap, ikinci bölüm daha bir romansı. 174 sayfaya çok güzel duygular serpiştirmiş Selahattin Nehir, okurken yüreğinizi titretiyor, bu duygu seline kapılıp gidiyorsunuz.
Yüreğinize, kaleminize sağlık @selahattinnehir

20 Ocak 2017 Cuma

The Orijinals & Yükseliş || Julie Plec

Sürekli dizisini seyreden biri olarak kitabı okurken şöyle güzel bir duygu seline kapılamadım. Diziyi seyretmeyenler kitabı çok sevmişler ne var ki ben hep dizi ile bir kıyas içinde olduğum için beklediğim heyecanı yakalayamadım ama yine de izlemediğim bir bölümü okuyormuş gibi hissettim.
Kitap bir bütün olarak değil de üç karakteri birden ele alıp ayrı ayrı anlatmış.

Klaus, Elijah ve Rebekah geldikleri New Orleans şehrinde 9 yılını doldurmuşlardır ama hala evim diyebildikleri bir yere sahip değildirler çünkü cadılar ve kurt adamlar bir ittifak içindeler ve aralarına vampirleri almaya hiç niyetleri yoktur bu yüzden bir karış toprağı bile tapulu olarak vampirlere satmışlardır. Ama vampir ailesi burada kendilerine yer edinmeye kararlıdırlar özellikle Elijah bu konu ile ilgilenir. Rebekah ordu komutanını baştan çıkarıp kendilerine bir ordu yaratmak isterken komutana aşık olur ve bin yıldır yaşayamadığı aşkı bulduğunu düşünür. Kitapta en pasif rol ise dizide kalbimi titreten Klaus’a aitti. Gitti yarı cadı yarı kurt olan bir kıza aşık oldu, bütün kitap boyunca onun peşinden koştu, beni de hayal kırıklığına uğrattı.

Her şeye rağmen kitabı severek okudum, dili gayet akıcı ve konusu merak uyandırıcıydı. Dizisi günümüzde geçiyor ama kitapta 1713 lerden hikayeyi anlatmaya başlamış bu da farklı bir tarih olduğu için insanı merak ettiriyor. Diziyi izlemediyseniz kitap tam sizlik, eğer izlediyseniz beklentiyi yüksek tutmayın.

17 Ocak 2017 Salı

Leo'nun Şansı || Mia Sheridan


Mia Sheridan'la Başka Dilde Aşk kitabıyla tanışmıştım ve çok beğenmiştim. Hemen ardından diğer kitabı Leo’yu alıp okumuştum. İlk kitapta yaşananlar Evie tarafından anlatılırken, bu kitapta ise aynı olaylar Leo’nun gözünden anlatılıyor.

Kitap başlarda diğer kitap ile aynı diyaloglara sahip olsa da sayfalar aktıkça Leo’nun geçmişini ve düşünceleri okudukça yeni bir boyut kazanıyor. Tabi yine de seri ve devamı diyerek kitabı ard arda okumamak lazım yoksa sıkıcı olabilir. Hatta devamla alakası yok ayrı olarak okunabilecek bir kitap.
Kitapta Leo’nun anlatımı o kadar duygusal ki insanın sarılıp teselli edesi geliyor. Çocukluğu, kardeşini anlatışı, Evie ile olan geçmişi ve şimdiki düşünlerini öğrenmek güzeldi. Grinin elli tonunu okuduysanız orada ki Grey karakteri gibi bir geçmişe sahip. Tam kafa dağıtmalık çerezlik bir kitap yani.

16 Ocak 2017 Pazartesi

instagram

"Şimdi bir yağmur yağsaydı… Camlardan düşlerimizin, düşüncelerimizin resmini çize çize dökülseydi…" Yüreğine, kalemine sağlık @oykuhane Bu hafta #herpazartesidergi etkinliğinde yarım kalanları okudum. Seda, Kamil Erdem'in "Şu Yağmur Bir Yağsa" adlı kitabını o kadar güzel anlatmış ki hemen kitabı nette arattırarak incelemeye başladım. 144 sayfadan oluşuyor ve içinde 11 öykü var. Biraz da öykülerin nelerden bahsettiğini araştırdım. Yazarın kitaplarla ilgili bir sitede ki röportajını okuyunca da samimiyetine inanarak alınacaklar listeme ekledim. Huzurumuz bol olsun, Mutlu akşamlarımız olsun. @arkakapakdergi #arkakapakdergi #babilcom #kitap #kitaplar #yenikitap #okumakosem #kitaponerim #book #bookstagram #sadekitaplik #kitapkurdu #vs #vscom #vscokitap #follow4follow #instabook #bibliyofil #read #reading #bookphotography #igreads #booklover #currentlyreading #bookblogger

Nergiz'in Kütüphanesi 📚 (@sadekitaplik) tarafından paylaşılan bir video ()

Piyon || Aimee Carter


“Eğer dikkatli biriysen, gözlerini dört açar ve karşıdaki oyuncunun hareketlerini yakından takip eder ve bir de piyonlarını korursan, oyun tahtasının diğer ucuna ulaştıklarında ne olduğunu biliyor musun?” Başımı hayır anlamında salladım ve gülümsedi. “Piyonun kraliçe olur.”
.
Kitty Heights 'ta yaşayıp kendisiyle aynı kaderi paylaşan diğer Ekstra'lar gibi Doe soyadını taşımaktadır. Çünkü nüfus kontrol sistemine geçilmesi ve her ailenin en fazla 1 çocuk yapabilmesi şart koşulmuştur ama Kitty ikinci çocuktur ve bir grup evinde diğer ekstra çocuklarla birlikle aynı soy adıyla yaşamaya mecburdur. Sınıf belirleme sınavından III alınca sevgilisi Benji’yi hayat kırıklığına uğrattığını düşünerek Hart ailesi ile bir anlaşma yapar. Ve bu anlaşmaya göre Lila’nın yerine geçip onun başlattığı isyanı durdurması istenir.

Kitap o kadar hızlı ilerliyor ki sayfaları nasıl çevirdim anlamadım. Her bölümde yeni bir macera ve sır var. Kitty, korkuları olan ama sorumluluk almaktan da kaçınmayan bir kız. Sevgilisi Benji’nin kitapta aktif bir rolü yoktu ama, Lila’nın nişanlısı Knox garip bir tip, güvenilir mi hala kestirebilmiş değilim.
Distopya tarzı kitapları seviyorsanız bu kitaba şans vermelisiniz. Kişisel ve siyasi çıkarlar, aşk, heyecan, gizem ve sırlar öyle güzel bir kurgu ile birbirine bağlanmış ki kitap bittiğinde iyi ki devam kitapları var diyorsunuz.

11 Ocak 2017 Çarşamba

Kimliksiz || Selvi Atıcı


Evlatlık edilene kadar bir kimliği yoktu tek bildiği adının Deryal olduğuydu. Ona ve diğer çocuklara işkence eden adamı öldürüp ceza evine girdiği zaman lakabı onu bulmuştu “Kimliksiz”

Zorluklarla ve acı içinde geçmiş bir çocukluk sonrası bir adamın nasıl bir karaktere sahip olması beklenir ki. Baba hiç bilinmiyor annesi Deryal daha 9 yaşındayken ölmüş, sokaklarla aç ve sefil geçmiş bir çocuk düşünün şimdi, işte bu çocuk Deryal.

Deryal sahibi olduğu Kayıp Şehir adlı kulübünde Burcu’yu görerek onu zor durumdan kurtarır ve Burcu’nun onu kurşunların hedefi olmaktan kurtarıp kendinin yaralanması ile aralarında bir arkadaşlık başlar. Ama işte sırlar sırlar sırlar. Burcu’nun sırları başka Deryal’ın karanlık geçmişi ayrı.

Kitap dört nala ilerledi benim için Deryal’ın takıntılarını, konuşmalarını çok sevdim, Adem ile olan tanışma hikayesinde gülerken gözlerimden yaş geldi, işte dedim benim karakterim ama kitabın sonlarına doğru kalbimi öyle bir kırdı ki kitabı kapadım kalbimin sakinleşmesini bekledim. Burcu Deryal’i affedebilir ama ben affetmiyorum. (Ay neler neler yazmak istiyorum şuraya)

Yazarın ilk kitabı olduğunu düşünürsek kurgu gayet güzeldi bence. Hüzünlendim, gülümsedim, ağladım, kahkaha attım ve kitabı parçalayıp sayfalarını rüzgara savurmak istedim.

Yüreğinize, kaleminize sağlık @selviatici

10 Ocak 2017 Salı

Takvim Kızı || Audrey Carlan

Mia’nın eski sevgilisine borçlanan babası parayı ödemeyince komalık olmuştur. Mia, babasını, kardeşini ve kendisini korumak için bu parayı ödemek zorundadır. Bir yıl içinde ödemek içinse hızlı ve tek yol teyzesinin eskortluk işini kabul etmesinden geçmektedir. Mia’nın tek yapması gereken birbirinden yakışıklı ve zengin adamların kollarına girerek boy göstermek. Aşık olmak yok, bağlanmak yok, yakınlaşmak yok.

Eğlenceli, komik, duygusal, seksi ve ateşli…

Ocak ayında Mia’nın eşlik edeceği Eros ay yani Wes diyecektim kadınların hayallerini süsleyen bir numaralı erkek karakter ve diyebilirim ki bende bayıldım. Kendisi çok ünlü bir yazar ve Mia etraftaki gereksiz kişilerden Wes’i uzaklaştırmakla görevli. Herkesi Wes’ten uzaklaştırması tamam ama ya kendi ondan uzak duramazsa, aşık olmak bağlanmak yoktu ya hani, daha ilk ayda gönlünü mü kaptırdı yoksa?
Kitabı bir sayfa bir sayfa daha derken bitirdim, çok eğlencel bir kitaptı. Bitti diye üzülmüyorum çünkü bu seri tam 12 kitaptan oluşuyor.

Mia’nın yeni karakterlerle olan maceralarını merakla bekliyorum @arkadyabitter 💖

9 Ocak 2017 Pazartesi

Sade || Begüm Başoğlu & Ege Erim


⚫Zayıflayınca giyerim,
⚫Ben bu fazlalıktan bir şey yaparım
⚫Ben üzgün olunca çok yerim ya da ay yiyemem kilo alırım 
⚫Spor yapamıyorum
⚫İlişkilerimi istediğim düzeyde tutamıyorum
⚫Para biriktiremiyorum
İşte bu kitap size kafa karışıklığı yaşamadan nasıl daha sade ve içten yaşamanız gerektiğine dair ipuçları veriyor. Diğer kişisel kitaplarda genelde hep insanların ikili ilişkileri hakkında yapılması gerekenler vardır. Ama bu kitapta “İlk önce kendin” var. İlk önce “Kendin sadeleş” var. Hayatınızda ki fazlalıklardan kurtulun var !
.
📌 Baza altında giymediğim kat kat eşyalar, fi tarihinden kalma şarj aleti, 15 yıl öncesinden kalmış okul notlarım, bozuk elektrikli eşyalar, ben bunu geri dönüşümde kullanırım dediğim her şeyi bir kenara ayırdım. Atılacakları attım verilecekleri verdim, baktım ki bana daha fazla alan kaldı.
Tabi ben bunu bir hafta içinde yapmadım. Bu kitabı bana @okuranne hediye etmişti ve kitap neredeyse 4 aydır baş ucumda yavaş yavaş okuyorum 8 kategoriden oluşan kitabı her okuduğumda bir kategorisini uygulama çalıştım.
Sonuç:
Mükemmelliğe, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey kalmadığında ulaşılır. (Antoine de Saint-Exupery)

6 Ocak 2017 Cuma

Ölümse Beni de Götür || Halil Uzuntaş





“Yumuşak dokulu sözler yetmiyor bazen. Olmaz denilen oluyor. Geceleri yüzü yastıklara düşünce başlar, gerçek, bir mum gibi önümüzü aydınlatıyor.”
.
“Kendi hikâyene bu kadar çaresizken,
Başkalarının hikâyesinde kahraman olamazsın.”








Halil Uzuntaş’ın 5 yıl emek vererek yazdığı duygusal ve şiirsel kitabını bitirdim. O kadar güzel ve naif bir anlatım ve aşk var ki sadece gözleri ile deli gibi sevebilen bir genç var karşımızda.
⚫⚫⚫
Konuşurken bile şiir gibi konuşan Arif, Bahar’a âşık olmuştur. Ama Bahar ve Arif’in ruh halleri ortak bir noktada bulaşamayınca Arif şehri terk ederek İstanbul’a yerleşir. Araya yollar, yıllar ve başka insanlar girmiştir. Arif ardında bıraktığı Bahar’ı unutamaz. Dergilerde çalıştığı günlerden sonra arkadaşı ile ortak olarak açtığı “Hiras” adlı restoranın bir şubesini memleketinde açmak için geri döner. Yıllar sonra Bahar’la tekrar karşılaşır.. .
⚫⚫⚫
Ah o karşılaşma ve şiir gibi diyaloglar beni benden aldı. Hikâye imkânsız olmayan ama kişilerin kendi kendine verdiği iç savaş sonucu imkânsızlaştırdıkları bir aşktan besleniyor. Ölümüne sevmek, değer vermek, aşk ve ondan kaçış, sağlam dostluklar kitaba ince ince işlenmiş. Kitaptaki bütün şiirleri beğenmekle birlikte özellikle Çiğdem’in yazdığı şiiri çok sevdim. Sevda ve duygu yüklü kitabın sayfalarını çevirmek içimdeki hüznü perçinleştirirken sonunda gözlerimin dolmasına engel olamadım.
Bu kitap için en kısa anlatım sanırım şu olur: Yüreğine sevda ateşi düşenlerin hikâyesi.
Beceremiyorum seni okuyup yazmayı
arkama sakladığım
zayıf dolu bir karnesin şimdi
hep sıfıra mı çeker gönül anlamadım
oysa yalnız gözlerinden on kitap yazarım;
elimde bitik bir kalem, dilimde sen,
ezberim sana...
Yüreğinize, kaleminize sağlık @haliluzuntas

İnstagram

4 Ocak 2017 Çarşamba

Hayalet Uçak || Bear Grylls


2017 nin ilk kitap yorumu ünlü maceraperest, yazar ve tv programcısı Bear Grylls'ın Hayalet Uçak romanına kısmet oldu. Daha önce programlarını seyrettiğim zaman biraz abartı gelmişti ama kitabı kesinlikle harika… Hollywood’un aksiyon ve macera filmleri gibi aktı gitti gözlerimden.
Will Jaeger karakterini okurken hep Grylls geldi gözlerimin önüne. Adam öyle bir kurgu yapmış ki, macera, aksiyon, gizem, tarih hepsi iç içe. Bana da keyifle okumak kaldı.

Amazonun derinliklerinde terk edilmiş İkinci Dünya Savaşına ait bir uçak bulunur ve bu uçağın gizemini çözmek için Will Jaeger komutasında özenle seçilmiş 10 kişi görevlendirilir. Gizli bir operasyon olmasına rağmen kötü güçler öğrenerek bu ekibin peşine takılıp uçağın yerini tespit ettikten sonra önemli belgeleri alıp imha etmek için görevlendirilmiştir. Will Jaeger ve ekibi bu güçlerle savaşmak, amazon yerlileri ile anlaşmak ve balta girmemiş ormanda ki tehlikeli hayvanlara yem olmamak için çok dikkatli olmalıdırlar.
.
📌 Kitapta o kadar çok şey var ki hangisini anlatayım, doğada yaptığı gözlemlerini aktarmış, tarih bilgisini kullanarak hitler zamanında gizli kalanlar ile kurgusunu sağlamlaştırmış, amazonun derinliklerinde ki yerliler ile macerasını anlatmış. Hitler zamanında ki eziyeti anlatan çok kitap okuduğum için özellikle bu konuda ki bilgiler beni daha da şaşırttı.

Macera sevenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bence beş yıldızı hak etti.