25 Mayıs 2016 Çarşamba

Bavulda ki Çocuk || Lene Kaaberbol & Agnete Friis

Kızıl Haç hemşiresi ve iki çocuk annesi Nina Borg, kimsenin yardım çağrısını geri çeviremeyen bir hayırseverdir. Arasının açık olduğu arkadaşı Karin, Kopenhag tren istasyonundaki umumi bir dolabın anahtarını ona bırakıp içindekilere göz kulak olmasını isteyince, Nina kendini hayatının en tehlikeli vakasıyla karşı karşıya bulur. Dolabın içinde bir bavul, bavulun içinde ise çıplak, uyuşturulmuş ama hâlâyaşamakta olan üç yaşında bir çocuk vardır.

Küçük çocuk, çocuk ticaretinin kurbanı mı? Yetkililere güvenilebilir mi, yoksa onlar, çocuğu onu satan kişilere geri mi verirler?

Bavuldaki Çocuk’ta başkahramanımız Nina Borg, çocuğun kim olduğunu, nereye ait olduğunu ve peşinde kimin olduğunu bulmak üzere Danimarka’da giderek çaresiz bir hâl alan sıra dışı bir yolculuğa çıkarak bizleri gerilim dolu bir maceraya sürüklüyor.

"Stieg Larsson hayranları Bavuldaki Çocuk’ta sevecek çok şey bulacak. Nina Borg, birçok okuyucuya, özellikle de kadınlara Lisbeth Salander’in daha sempatik hâli gibi gelecek."
-Publishers Weekly-

"Uyarı! Bu kitabı açarsanız hayatınızı beklemeye alırsınız."
-Elle-, Danimarka



Nina eski arkadaşı Karin'den bir telefon alarak onunla yıllar sonra görüşür ve ona verdiği anahtarları alarak tren istasyonundan emaneti almaya gittiğinde ise bir bavul bulur ve içinde üç yaşında uyuşturulmuş bir çocuk vardır. Tekrar Karin'e ulaştığında ise arkadaşının vahşice öldürüldüğünü görerek oradan kaçar. Şimdi adını ve dilini bilmediği küçük çocukla ne yapacaktır? Bu çocuk kimdir ve neden bir bavul içinde gizlice ülkeye getirilmiştir. Ve arkadaşını öldürüren kişiden kendisini ve bu küçük çocuğu nasıl koruyacaktır?

Sigita, kaçırılan çocuğun annesi. Beyin sarsıntısı geçirip bir kolu kırık olsa da bir dedektif gibi oğlunun izini sürerek onu bulmaya çalışacaktır.

Kitabın iki tane yazarı var,  ve buna bağlı olarak sanırım birde çoklu anlatım var, anlatan kişinin kim olduğunu anlayana kadar bütün karakterleri tanımış olmanız lazım. Kitapta gizem, dram, polisiye ne ararsanız hepsinden biraz var. Konusu güzel ama çoklu anlatım olunca adapte olmakta biraz zorlandım açıkçası. Çocuğun neden kaçırıldığını bir türlü çözemedim aklıma hep kötü şeyler geldi. Nina karakterini de Lisbeth Salander'e ben benzetemedim. Nina daha çok annelik iç güdüsü ile haraket eden yardım sever bir hemşire olarak canlandı kafamda. Kitabın sonu güzel bağlamış, sanırım en çok son kısmı sevdim. Ve kitap öyle bir yerde bitmiş ki acaba devamı var mı

19 Mayıs 2016 Perşembe

Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları || Ransom Riggs


Gizemli bir ada. Terk edilmiş bir yetimhane. Fazlasiyla tuhaf fotoğraflardan oluşan bir koleksiyon.

Tüm bunlar kurgu ile fotoğrafçılığı nefes kesici bir şekilde bir araya getiren ve unutulmaz bir okuma deneyimi sunan Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları romanında keşfedilmeyi bekliyor.

Yaşadığı korkunç aile trajedisi yüzünden Galler kıyılarındaki, dünyadan uzakta kalmış bir adaya yolculuk eden on altı yaşındaki Jacob, burada Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocuklar Yetimhanesi'nin yıkıntılarını keşfetmekle kalmayıp, Bayan Peregrine'in çocuklarının sadece tuhaf olmaktan çok daha fazlası olduğunun farkına varır.

New York Times bestseller listesinden 108 haftadır inmeyen, aklınızdan çıkmayacak eski fotoğraflar eşliğinde okuyacağınız Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları, gölgelerde geçen bir macera arayan her yaştan okuyucuyu içine çekecek eşsiz bir roman.

"Gergin, duygusal ve tuhaf mı tuhaf bir ilk roman. Fotoğraflar ve metin birbirini tamamlayarak unutulmaz bir hikâye yaratıyor."
-John Green, Kâğıttan Kentler ve Aynı Yıldızın Altında kitaplarının çoksatan yazarı-

"Bu, hipsterlar için yazılmış bir Harry Potter kitabı. Geçtiği dünyaya ve verdiği hisse bayıldım."
-Felicia -Day-

"Fotoğraflar olmasa bile hikâye kendi başına yetermiş fakat fotoğraflar hikâyeye karşı konulmaz bir gizem ekliyor. Birinci gözden anlatı samimi, komik ve etkili. Serideki bir sonraki kitabı dört gözle bekliyorum."
-Rick Riordan, Percy Jackson ve Olimposlular serisinin yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

Büyükbabası Portman tarafından uzak bir adada ki yetimhane de birlikte yaşadığı tuhaf çocukların hikayesini dinleyerek büyümüştür Jacop. Görünmez çocuk, arı çocuk, elleri ile ateş yapabilen kız, kuş olabilen okul müdüresi Jacop'un çocukluk hayallerini süslemiştir. Ama biraz daha büyüdükten sonra büyükbabasına inanmamaya başlar, çünkü baktığı resimler üzerinde oynama olabileceğini düşünür ve büyükbabasından uzaklaşır.



Jacop birgün büyükbabasından canavarların geldiğine dair bir telefon alır ve onu bulduğunda çok geçtir, büyükbabası son sözlerini söyleyip hayata veda eder. Büyükbabasının ölümü Jacop'u sarsmıştır ve o an bir canavar gördüğünü düşünür ve bunun sonucu psikolojik tedaviye başlarlar. Psikiyatrisin onayı ile babası ile birlikta adaya giden Jacop yetimhanenin kalıntılarını bulur ve tuhaf çocuklara dair olan gizemi çözmeye başlar.

Kitap fantastik, genç-yetişkin, gizem, macera, paranormal gibi birçok türü içinde barındırıyor. Büyüklere masallar diye düşünebiliriz bu kitabı. Yazar konuyu oturttuktan sonra sürekli merak edeceğimiz bir biçimde yazmış bu da kendini okutturuyor. Kitaptaki fotoğraflar anlatılanları gözümüzde daha güzel canlanmasını sağlıyor, hayal gücümüz daha yoğun oluyor. Kitap üç seri  diye biliyorum, ikinci kitabın ismini 280.li sayfalardan sonra duymaya başlıyoruz.İkinci kitapta daha fazla hareket bekliyorum.

Sahte Romeo || Leisa Rayven

İki milyondan fazla okura ulaşan bu büyüleyici aşk hikâyesi, sizi etkisi altına alacak ve son sayfaya kadar nefesinizi tutmanızı sağlayacak. Tüm zamanların en büyük aşk hikâyesini canlandırırken, kendi aşk hikâyelerini keşfettiler…

Cassie Taylor ve Ethan Holt'un yolları üniversite yıllarında, tiyatro bölümünde kesiştiğinde, aralarındaki çekim karşı koyulamazdı. Cassie iyi bir aktris, Ethan kampüsün kötü çocuğu idi. İkili, Romeo ve Juliet için başrole seçildiklerinde hayatları değişmeye başlamış, tıpkı oynadıkları karakterler gibi, onların da kaderleri birbirlerine bağlanmıştı. Ta ki kötü çocuk, iyi kızın kalbini kırıp güvenini yıkana kadar…

Şimdiyse yolları Broadway'de kesişmişti ve bu sahte Romeo, Casie'nin hayatına yeniden geri dönerek her şeyi adım adım altüst etmeye kararlı görünüyordu… Yeniden romantik bir rol için bir araya gelmek zorunda kalan ikili, üniversite yıllarında yaşadıkları gizli aşkın heyecan verici anlarıyla ve kalp kırıklıklarının derin acılarıyla yüzleşmek zorunda kalmışlardı. Tabii bir de, zıt kutupların birbirlerine karşı koyamadıkları gerçeğiyle… Ve söz konusu aşksa bazen bizim için kötü olanlar en karşı koyamadıklarımızdır.

"Bayıldım. Bayıldım. Sahte Romeo'ya bayıldım! Leisa Rayven, tüm hissettirdiklerin için teşekkürler. Bu kitabın etkilerini atlatmam uzun sürecek."
-E.L. James, Gri'nin Elli Tonu romanının çoksatan yazarı-

"Leisa Raven, aşk romanı nasıl yazılır iyi biliyor: kahkaha, flört ve meydan okuma. Elimden bırakamadım!"
-Christina Lauren, Harika Piç romanının New York Times çoksatan yazarı-

"Kahkahanın ve aşkın harika karışımı… Sahte Romeo tek kelimeyle büyüleyici. Bayıldım!"
-Katy Evans, Real romanının New York Times çoksatan yazarı-

"Bu kitabı tek oturuşta bitirdim. Karakterler arası etkileşim harikaydı. En yeni favori kitap çiftim!"
-Jennifer Probst, İlk Öpücüğün Büyüsü romanının New York Times çoksatan yazarı-

"Sahte Romeo mükemmel bir aşk romanı: duygusal, eğlenceli ve etkileyici. Karakterler arasındaki elektrik adeta sayfalardan taşıyor. Kaçırmayın!"
-M.Pierce, Night Owl Trilogy'nin çoksatan yazarı-
(Tanıtım Bülteninden)

Kitap iki zaman dilimine ayrılarak yazılmış. Üniversite yılları ve altı yıl sonrasını anlatıyor. İki zaman diliminde de Cassie ve Ethan arasında ki ilişkiyi bir düzene oturmaya çalışıyorlar.
 İkili üniversite yıllarında Romeo ve Juliet oyununda baş rol sergilerler aralarında ki var olan çekim daha da artar. Cassie tutucu bir ailede yetişmesine rağmen duygularını açıkça dile getirir ama Ethan hep mesafeli ve hatta kalp kırıcı davranıyor diyebiliriz. Yıllar sonrasında ise ikiside ünlü birer oyuncudur ve tekrar baş rolde oynamak zorundadırlar. Bu sefer Cassie daha dikkatlidir, artık Ethan'ın kalbini kırmasına izin vermeyecektir ama Ethan'da kararlı bir şekilde Cassie'nin kalbini kazanmaya çalışacaktır.

Kitap daha ilk sayfalarda sizi içine çekerek meraklandırıyor. Cassie karakteri biraz deli dolu ve ateşli bir karakter, Ethan ise kötü çocuğumuz ters konuşmalar, kalp kırmalar, benim için tam sopalıktı yani. Kitabın sonlarına doğru neden böyle davrandığını öğrenmeseydim onu affetmezdim sanırım. Tabi Cassie'ye de kızmadım değil "Kızım edebinle otur" dediğim yerler çok oldu mesela.


Cassie ve Ethan'ın atışmaları da çok güzeldi, bakışmaları, restleşmeleri, laf sokmaları eğlenceliydi, çoğu yerde kahkahamı tutamadım. Kitapta tek üzüldüğüm kişi ise fazla adı geçmese de Connor oldu.

İçinizi ısıtan kıpır kıpır bir kitap istiyorsanır, budur diyorum.